Konu

Yetişkin Terapisi

yetişkin terapisi

YETİŞKİNLERDE TERAPİYE BAŞLAMAK

 

Kendinizi duygusal anlamda oldukça kötü hissettiğinizde ve bununla tek başınıza başa çıkamadığınızda, kendinizde farkettiğiniz ve hoşunuza gitmeyen bazı özelliklerinizi değiştirmek istediğinizde, bir ilişkinizde veya genel olarak ilişkilerinizde üstesinden gelemediğiniz sorunlar yaşadığınızda, kaygı, korku, öfke, çaresizlik gibi duygular yaşamınızı kısıtlamaya başladığında veya kendinizi daha iyi tanımaya ve yaşama daha iyi uyum sağlamaya bir istek duyduğunuzda psikolojik destek almaya karar verebilirsiniz. Bazıları için bu karar rahatça alınırken, pek çok kişi için oldukça zorludur. Bu zorluğun nedenlerinden birisi ise yaşanan korkudur.

 

Korku, rahatsızlık hissi uyandıran, hoşa gitmeyen ve çoğu zaman kaçınmaya çalıştığımız; ancak doğal bir duygudur. Psikoterapinin başında kişinin korku yaşaması da oldukça normaldir. Sizi hiç tanımayan birine özel yaşamınızı ve duygularınızı açma düşüncesi, seans sırasında neler konuşulacağının bilinmemesi, yaşamınızda terapi ile birlikte bir şeylerin değişeceği ve buna uyum sağlamakta güçlük çekeceğiniz düşüncesi, terapist tarafından yargılanacağınız veya anlaşılmayacağınız düşüncesi, değişmeyi başaramayacağınız ve bu nedenle hayal kırıklığına uğrayacağınız düşüncesi, terapistinizin size faydalı olmayacağı düşüncesi, terapiste bağlanacağınız ve terapi sona erdiğinde büyük bir boşluk yaşayacağınız düşüncesi korku duymanıza neden olabilir. Bununla birlikte psikoterapi ile ilgili yanlış bilinenler veya tanıdıklarınızın önceki olası olumsuz deneyimleri de korkunuzun kaynakları olabilir.

 

Değişim, olumlu yönde de olsa stres vericidir. Bu nedenle değişimin ürkütücü gelmesi kadar bundan korku duymak da doğaldır. Değişim, farklı davranış şekillerini ve düşünce kalıplarını beraberinde getirebilir. Yeniliğe uyum sağlamak ise her zaman kolay değildir. Ancak psikoterapi, küçük de olsa kişinin yaşamında bazı değişiklikleri beraberinde getiren bir süreçtir. Psikoterapiye başlarken değişimin kaçınılmaz olduğunu, olası bir değişim sonunda bir miktar stres yaşamanın normal olduğunu, ancak buna terapistin yardımıyla uyum sağlanabileceğini bilmek önemlidir.

 

 

 

 

 

 

KABUL ve ADANMIŞLIK TERAPİSİ NEDİR, KİMLER FAYDALANABİLİR?

 

Kabul ve adanmışlık terapisinde kişiye psikolojik esneklik becerisi kazandırmak amaçlanmaktadır. Bunun için de seanslarda altı nokta üzerinde çalışılır. Bunlar; bilişsel ayrışma, simdiki an, bağlamsal benlik, değerler, kabul ve adanmış eylemdir. Kişi bu altı nokta üzerinde çalıştıkça ve farkındalık kazandıkça psikolojik esnekliğini güçlendirir. Kabul ve adanmışlık terapisi ya da ingilizce kısaltılmış adıyla ACT insanın acıdan kaçamayacağını, yaşadığı acıyla ilişkisini değiştirebileceğini savunur. Acı ile birlikte değerler doğrultusunda adım atabilen kişiler haline gelebilmek ACT’ın hedefler. Terapist danışanı ile birlikte olduğunda tüm tanı ve etiketleri bir kenara bırakır, o bağlamda davranışın işe yarayıp yaramadığını araştırır. Bu yüzden kabul ve adanmışlık terapisi tanılar üstü bir bakış açısına sahiptir denebilir.

 

 

 

ŞEMA TERAPİ NEDİR, KİMLER FAYDALANABİLİR?

 

Şema terapi bakış açısında, kişilerin getirdiği problemlerin şemalarından yani temel ihtiyaçlarından kaynaklandığına inanılır. Özellikle çocukluk döneminde oluşmuş olan şemalarımız bugün bizim olaylara verdiğimiz tepkilerimizin ve başa çıkma biçimlerimizin kaynağı olarak görülmektedir. Terapide, tespit edilen şemalar üzerinde çalışılarak uyumlu başa çıkma biçimleri araştırılır. Bunu yaparken çeşitli bilişsel, yaşantısal ve davranışsal teknikler kullanılır. Bu şemalardan bazılarına örnek olarak duygusal yoksunluk, başarısızlık, sosyal izolasyon ve bağımlılık verilebilir.

 

 

 

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ NEDİR, KİMLER FAYDALANABİLİR?

 

Bilişsel davranışçı terapi temelde kişinin problemlerinin olayları yorumlama şeklinden kaynaklandığını savunur. Yani insanlar bir durum ya da olay karşısında farklı düşüncelere sahip olurlar ve bu düşünceler duyguyu ve sonrasında davranışı şekillendirir. BDT’de amaçlanan, kişinin daha gerçekçi ve objektif bir düşünce yoluyla değerlendirme yapabilmesidir. Bu yüzden seanslarda bireyin otomatik düşünceler, ara inançları ve temel inançları üzerine çalışılır. Otomatik düşünceler, aklımıza istemsizce ve hızlıca gelen çoğunlukla farkında olmadığımız düşüncelerdir. Ara inançlar daha çok kurallarımız ve varsayımlarımız olarak görünür. Ve temel inançlar, kendimiz ve dünya ile ilgili erken dönemden itibaren yerleşmiş merkez inançlarımızdır.

Etiketler:

ekaakademi, zihin, analitik,